dropdown

30 Mart 2016

Bebeği kendi odasında yatırmak! | by Parcali Bulut

Kerem artık 3 ayını doldurdu. Kerem en başından beri bizim odamızda bir beşikte yatıyor ve 1 aylık olduğundan beri yüzüstü uyuyor. Böylece 2 aydır tecrübe ettik ki, yüzüstü uyumasında bir problem yok, kafasını çok güzel çeviriyor, uyurken bir sıkıntı olmuyor.

Aslında hiç böyle bir niyetim yoktu. Bütün olay beşiğe yaydığım çarşafın baya pislendiğini görmemle başladı. Sonra bir farkettim ki beşiğin yan korumalıklarını ilk yıkayıp taktığımdan beri bir daha yıkamamışım. E 3 ay olmuş! Hemen yıkayayım dedim tabi, söktüm bütün tekstili. Ama tabi akşamüstü olmuştu ve tabiki Kerem'in yatma saati geldiğinde kurumamışlardı. Önce başka çarşaf yayayım dedim ama başka yan korumalığım yoktu. E Kerem elini kolunu çarpar... napicam. Bari bu akşam yatağında yatsın dedim.

25 Mart 2016 - Kerem kendi yatağında dönenceyle oynuyor


İlk doğurduğumda, hatta doğurmazdan evvel kafamda bir tarih vardı odasını ayırmak için. 3 ay! Ama doktorumuza danıştığımda bana, kendi kendine dönmeye başlayana kadar, yani 4-5. ayına kadar sizinle yatmasında fayda var deyince, ben de kararımı revize etmiştim.

Efe en başından beri, benim, bebeğinden ayrılamayan, beraber yatan ve odasını ayırmayı başaramayan annelerden olacağımdan çok korkuyor. Nedeni ne, derinde ne gibi düşünceler var bilemiyorum. Ama en başından beri ona merak etmemesini, zaten odasını belli bir zaman sonra ayıracağımı, ilk başlarda habire kalkmanın benim için de zor olduğundan yanımızda yatmasının bana kolaylık olduğunu ona söyledim durdum.

İşte o akşam, yeni saate geçtiğimiz 27 Mart Pazar günü, bütün beşiğin tekstilini yıkadıktan sonra, Kerem'i akşam uykusu için odasında yatırdım. Zaten gecede bir kez kalkıyor, 3 gibi, sonra 6, 6:30 gibi kalkıyor ve gün başlıyor, o yüzden çok problem olmaz dedim. Miray'ın bana verdiği telsizi de açtım. Ama o telsiz de bir çekiyor bir çekmiyor. Telsizden ya duyamazsam diye mi, uyurken kusar birşey olur da duyamazsam diye mi nedir, biraz tedirgindim aslında. Ama sonra gerginliğimin asıl nedenini anladım. İçim buruktu benim. Sanki oğlumdan ayrılmış, onu kendi odasına "atmış" gibi hissediyordum. 2 oda ötemizdeydi, ama O'nu şimdiden çok özlemiştim. Ve işin kötüsü, Efe'ye devamlı "öyle bir anne değilim" mesajı verdiğim için, sesimi de çıkaramadım :)  Üzgünüm, ama söyleyemiyorum, öyle melül melül dolanıyorum sadece evde.

Sonra yatmak için odaya çekildiğimizde Efe bana gelip, "yaaa Paraz, şurda uyuyordu ne güzel" deyip beşiği gösterince, "Oh be" dedim :) Ben de bi tuhaf hissediyorum ama söyleyemiyordum dedim, meğer yalnız değilmişim. Efe de kendini kötü hissediyordu. Yanımızdaki boş beşiğe bakıp bakıp gözlerimiz doldu. Roomie'mizi çok özledik çoook.

Bir yandan da 2 aydır ilk defa gece lambalarımızı istediğimiz gibi yakıp, uyumadan önce kitap okuyabildik, ve bu bizi çok mutlu etti. Paraz uyanmasın diye gece ışıkları hiç açmıyorduk, haliyle anca salonda okuyabiliyorduk istediklerimizi. Kerem odasına gidince, bizim odamız bize kaldı :)

29 Mart 2016 - Kerem'le sitede yürüyüş selfie'si


Sadece "1 gecelik" bir ayrılık diye başlamıştım ama, 3 gece oldu hala odasında yatırıyorum onu. Çünkü zaten artık beşiğe sığmamaya başlamıştı. Ve gün gelir de bir anda dönerse, beşikten aşağı düşer diye korkuyordum. Beşiğin içinde reflü yatağı var ve bu yüzden parmaklıklar kısa kalıyor. Park yatak hala annemlerde. Aslında onu eve getirmek istiyorum, böylece Kerem park yatağın içinde yine yanımızda yatabilir. Ama bir yandan da hazır başladım diyorum, bir daha geriye dönüş olmasın... Of bilemiyorum. Kerem'in umru değil, hiç birşey farketmedi, bizimle nasıl uyuyorsa odasında kendi yatağında da aynen uyuyor, çocuk hiç yadırgamadı, zorlanmadı ama ben alışamadım bir türlü.

Evdeki telsiz çok iyi çekmediği için kameralı bir baby monitörü bakıyorum. Çekmiyor diyorum ama geceleri Kerem ağladığında çalışıyor aslında. Sanırım sadece güçlü sesleri bize iletiyor. Ben en ufak bir kıpırtıyı bile duymak istediğimden memnun değilim. Kerem gerçi telsiz olmadan da bize sesini çok güzel iletiyor. Zaten kapılar açık yatıyoruz ve öyle bir bağırıyor ki komşular duyuyordur. 23 Nisan'daki indirimlerde alacağım sanırım, acele etmeyeceğim. Bir de 1 Nisan'da doktorumuza gidiyoruz. Bu odasında yatırma işi için ondan da icazet alırsam sanırım içim daha da rahat edecek.

Not: Evdeki telsiz Motorola'nın MBP11 Dijital Bebek Telsizi.


14. HAFTA | Hafta Hafta Bebek

Hafta hafta bebek'te genel bilgilerdense Kerem'in ne yaşadığını anlatıyorum. 14. hafta içinde Kerem'in ne yaşadığı ve spesifik olarak neler yaptığı ile ilgili kayda değer bilgiler aşağıdaki şekilde; 

  • Kerem bu hafta ilk defa 8 saat uyudu (24 Mart perşembeyi cumaya bağlayan gece). Her zamanki gibi 02.40'ta uyandı. Ben de biraz gerinebilsin diye bu sefer önce sırt üstü çevirdim Kerem'i ama öyle uyuya kaldı. Aralarda vızıklansa da 03.20ye kadar öyle uyudu.7.30 gibi yatmıştı. Yani 8 saate tamamladı ilk defa uykusunu. 26 mart Cumartesi gecesi de 7.5 saat uyudu. Artık genelde 7-7.5 saat uyuyor.
  • Bu hafta öğle uykularını bazı günler biraz uzun uyudu, 2 bazen 3 saate yakın. Bu gece uykusunu etkilemedi. Sadece 5 yerine 4 uyku uyumuş oldu.
  • Hergün mutlaka pusetle dışarı çıkarttım Kerem'i. Bazen sitede turladık, bir iki gün caddeye çıktık. Genelde uyuma saatine denk getirmeye çalıştım. Böylece uykusunu pusette uyudu, hep 40-45dk kadar. Uyandığında da sakin ve mutlu uyanıyordu, 5 dakika sonra da sıkılıyordu. 
  • Pusetini 1 kademe dikleştirdim. Biraz etrafını da seyretmeye başladı sanki. Pusete binince dışarı gideceğini anlayıp susuyor.
  • Hala 2 günde bir kaka yapıyor diyebilirim.
  • 27 Mart Pazar günü yeni saate geçtik ve bu akşam ilk defa Paraz'ı odasında yatırdık.
  • 29 Mart Salı günü ilk defa utanıp birinin koynunda saklanma hareketi yaptı. 
  • Baya bi ellerine bakıp direksiyon tutuyor hareketi yapıyor. 
  • Emme sıklığını biraz azalttım. 2 saatten 3 saate çıkardım. Hatta bir öğünde 4 saat bile dayandı.
  • Hala emzik almıyor

23 Mart 2016

13. HAFTA | Hafta Hafta Bebek


Hafta hafta bebek'te genel bilgilerdense Kerem'in ne yaşadığını anlatıyorum. 13. hafta içinde Kerem'in ne yaşadığı ve spesifik olarak neler yaptığı ile ilgili kayda değer bilgiler aşağıdaki şekilde;

  • Kerem bu hafta daha çok gülücükler saçıyor ve sanki bizi tanıyor artık.
  • Oyuncaklarına uzanmaya başladı oyun halısında.
  • Auuw, hauww ve mmmm diye sesler çıkarmaya başladı. 
  • Baya konuşup tepki veriyor.
  • Kaka da 2 günde 1e düştü bu hafta ve yaptı mı beline kadar yapıyor
  • 19 ve 20 Mart'ya annemde kaldık. Annemdeyken geceleri uykuya daha çabuk geçti. Dolaşmamıza gerek kalmadı. İlk gece 7de ikinci gece 7.15te uyumuştu. Fakat ilk 5 saatlik uykudan sonra geceleri her 2 saatte bir uyandı. 1, 3, 5, 6.30 olarak.
  • Gün içinde en fazla 1,5-2 saat ayakta kalarak kısa kısa uyudu hep. 4 veya 5 uyku uyudu.
  • 2 gün de sahilde yürüyüşe çıktık. Tam uyku saatine denk getirdik bu sayede 40dk pusetinde gezerken uyumayı başardı.Ama uyandıktan sonra kanguruya takmak zorunda kaldım.
  • 21inde gece 07.15 uyudu ama 1 saat sonra kalktı. Allahtan sonra 6 saat uyumayı başardı.
  • 22 Mart'ta ilk defa ellerine baktı Kerem. Sanki ellerini yeni farketmiş gibi.

3. AY - KEREM'İN YEMEK VE UYKU DÜZENİ

Paraz artık 3 aylık bir bebek. Doğumdan sonra verilen 2 tarih vardır; 40'ı ve 3.ay. 40'ı çıkınca bir mucize olacak diye çok beklemiştim. Bir mucize olmadı tabiki ama 40'ından bir süre sonra Kerem kendince bir düzen oturtmaya başladı. Tabir yerindeyse işler yokuş aşağı gitmeye başladı, biraz daha katlanılır boyuta ulaştı. 3. ayı bitirdiğimiz bu günlerde ise Kerem'de gözle görülür değişiklikler var.

23 Mart 2016 - Kerem bugün 3 ayını doldurdu
Mothercare'de yogadan bir arkadaşımla karşılaştığımda; - 2,5 aylıktı onun bebeği o tarihte -, geceleri uyuyorlar merak etme demişti. Tracy Hogg'un yöntemini uyguladığını ve işe yaradığını söylemiş, benim de kafama sokmuştu fikri. Kerem o zamanlar 3 haftalıktı ve her yeni anne gibi Tracy Hogg'un "Bebek bakım sorunlarına mucizevi çözümler" kitabını ben de okumuştum. 8'de yatan bebeği, o uyanmadan gece 10 veya 11 gibi uyandırmadan alıp emziriyorsun, veya biberonla besliyorsun. Amaç bebeğin midesini doldurarak acıkmasını ertelemek. Kitaba göre böyle uyutulan bir bebek sabah 4/5'e kadar uyuyabilirmiş. Yaklaşık 1 hafta denemiştim bu yöntemi ama malesef Kerem'de işe yaramamıştı. Uyanmasını belki 1 saat ötelemeyi başarmıştım ama hepi topu o kadar. O 1 haftadan sonra her bebeğin kendi ritmi olduğunu düşündüm ve buna inandım. Bir akşam Efe, uyku öğünü vermeyecek misin?, diye sorduğunda, hayır demiştim, versem de vermesem de uyanıyor, bari rahat rahat uyusun.

18 Mart 2016 - Annemlerde Melda'nın kucağında uyandığında
Bu konuşmadan kısa bir süre sonra Kerem ilk 5 saatlik uykusunu uyudu. Akşamları 9 gibi yatıyordu ilk başlarda. Biz birşey yapmadık, daha erken yatırmaya çalışıyorduk hatta ama onun bi saati vardı, 8:45 gibi uyuyordu akşamları ve 2 gibi kalkıyordu. Sonra 4, sonra sabah kalkışı 6-6.30 gibi uyanıyordu. Yatma saati yavaş yavaş kendiliğinden erkene kaydı, biz gerçekten birşey yapmadık. Çocuk ritmini öyle ayarladı. Tek yaptığımız şey, 40'ı geçtikten sonra her akşam yıkamaya başladık. Aslında amacım rutin oluşturmak değildi. Yıkandığı akşamlar daha güzel ve uzun uyuduğunu farketmiştim. İlk başlarda yıkayamadığımız akşamlar oldu. Ya biz çok yorgun oluyorduk, veya Kerem yıkamamız gereken saatte uyumuş oluyordu. Biz de uyandırmaya kıyamıyorduk. İlk başlarda yıkarken çığlık çığlığa ağlıyordu. Daha sonra ağlarken suya girince susmaya başladı ama bu sefer de sudan çıkardığımız zaman çığlık çığlığa ağlıyordu, ta ki kuruyup üstünü giydirene kadar. Son birkaç gündür banyodan çıkarken de ağlamıyor. Belki de böyle böyle öğreniyor.

16 Mart 2016
Henüz tam olarak oturtamadığımız şey gündüz uykuları. Kerem güne 6.30 gibi başlıyor. Uyandığı saate göre, ilk uyanışından sonra en fazla 1,5 saat ayakta kalabiliyor. Yani 6:30'da kalktıysa, 08:00'de uyumuş oluyor. Gündüz uykuları genelde en fazla 1 saat sürüyor. Diyelim ki 09:00'da kalktı. Bir sonraki uyku 1,5-2 saat sonra olabiliyor son günlerde. Eskiden 1 saat ayakta zor duruyordu, şimdi nerdeyse 2 saate çıktı uyanık kaldığı zamanlar. 


Bundan 2 hafta öncesine kadar, 2 hatta 3 saati bulan uzun öğle uykusu uyuyordu, ama artık öğle uykusu da 1 saat sürüyor. Muhtemelen gene değişecek bu düzen ama şimdilik böyle. Gün içinde toplam 4 uyku uyuyor diyebilirim. Nadiren 5 olduğu da oluyor eğer çok kısa kısa uyumuşsa. 

Oturtamadığımız şey ise akşamüstü saatleri. Kerem'i 18:30 gibi yıkamaya çalışıyoruz her gün. Ağlamadan yıkanabilmesi için karnı tok olmalı, ama çok da tok olmamalı yoksa banyodan sonra düzgün emmiyor, düzgün emmezse de, ya hemen uyumuyor, veya uyuyup 1 saat sonra açlıktan uyanıyor. Şu anda yeme döngüsü 2,5 saat. 2,5 saatte bir acıkıyor. 9'da emmeye başladıysa, 11:30 da yine emmeye başlayacak demek bu döngü. Emmenin bittiği değil başladığı saati sayıyoruz. Emzirdiğim zaman ne kadar çektiğini bilemiyorum tabi, ama biberonla verdiğim zamanlarda 120-130cc içiyor bir öğünde. Emzirdiğim zaman da, 2 memeyi de emzirmeye çalışıyorum ki iyice doysun, 1 saat sonra acıkmasın. Doktorumuz bebeğin, çene kasları güçlendiği için, bir memeyi 5-7dakikada emebileceğini söylemişti. Ben garanti olsun diye bir memede 10dakika tutmaya çalışıyorum ki o kilo yapan yağlı kısmını da aldığından emin olayım diye. Çoğu zaman 2. memede 5 dakikadan fazla durmuyor ama ben deniyorum. Zaten toksa hayatta zorla içiremiyorsun, bırakıyor oynuyor, çekeliyor ama asla emmiyor. Döngüsü nadiren 3 saate çıkıyor. O nedenle akşamüstü 4-5 arası biraz şekerleme yapmalı ki yatma saatine kadar çok uykusuz kalmasın, ve şekerleme sonrası 5 gibi biraz emmeli ki yine yatma saatine kadar 2 saat geçsin ve acıkıp emebilsin. Bu düzen tam oturmasa da bunun üzerinde çalışıyoruz son günlerde.
20 Mart 2016 - Caddebostan Sahil

 Bu arada uyku saatini kendi kendine yine erkene çekti. Önce 8 gibi uyuyordu, 7:45 oldu, 7:30 oldu... Bu günlerde 18:30'daki banyosundan sonra kurulanma, masaj, pijama giyme, kulak ve burun temizliği, ve saçların taranması yapılıyor. Ordan bizim odaya geçiyoruz. Önce emziriyorum, emmeden sonra dik pozisyonda biraz kucakta odayı geziyor ve gazını çıkartıyoruz. Eğer geğiremezse emmeye devam edemiyor çünkü. Eğer daha uyuyamayacak gibiyse de son 3 gündür yaptığım gibi kitap okuyorum O'na. Eğer yeterli miktar emmediğini düşünüyorsam biraz daha meme teklif ediyorum. Toksa zaten istemiyor. Bu nedenle nadiren memede uyuyor. Bizimki daha çok kucakta sallanarak uyumayı tercih ediyor ama dediğim gibi, eskiden 1 saat gezdirirdik, şimdi süre biraz daha kısaldı gibi. Yine de Efe'yle paslaşarak yapıyoruz bunu. Yoksa sırtımız belimiz kopuyor Kerem'i taşımaktan. Gece uykusuna geçtiğinde ilk seans nispeten uzun. 5-7 saat arası deliksiz uyku uyuyor genelde. Sonrası ise tamamen şans. Bazen 7 saat uykudan sonraki ikinci uyanışında sabah olmuş oluyor, bazen de geçen akşam gibi 19:00'da yatıp sonra 00:00, 01:15, 03:30, 05:00 ve 06:30'da kalkabiliyor. Ama bebek bu, günü gününü tutmaz. Benim bu yazıyı yazdığım tarihten bir gün sonra tamamen farklı bir senaryo yaşatabilir bize.


18 Mart 2016
Benim işte bu nedenlerle rutin oturtma gibi bir derdim yok. Tek yapmaya çalıştığım Kerem nasıl huzurlu oluyorsa ona o ortamı sağlamak. Mesela banyodan sonra odasında üstünü giydiriyoruz. Ama hala bizim odada yattığı için, giyindikten sonra hemen ışığını loşlaştırdığım bizim odaya alıyorum onu. Banyodan sonra bir daha salona veya bol ışıklı/gürültülü bir ortama sokmuyorum. Amacım hem gece algısı yaratmak, hem de bebeğe aşırı uyaran yüklemeyerek onun sakin kalmasına yardımcı olmak. Bir de uyku müziği seçtim. Bach'ın Prelude in C Major bestesi. Youtube'a "Bach for babies" yazınca çıktı, hoşuma gitti. O gün bugündür, uyumak için bizim odaya geçtiğimizde bu müziği açıyorum iphone'umdan. Uyuduktan sonra da yarım saat, unutursak 1 saat boyunca çalmaya devam ediyor. Bu biraz deney gibi. Pavlov'un köpeği gibi şartlanma refleksini tetiklemeye çalışıyorum. Gün gelecek bu müzik çaldığında çok çaba sarf etmeden kolayca uykuya geçeceğine inanıyorum... bakalım deneyin sonucu ne olacak :)

21 Mart 2016
Kerem emzik almıyor. Biberonla süt içtiği için bu duruma doktorumuz bile şaşırdı ama emzik almamasını çok da iyi buldu. Almıyorsa hiç zorlamayın dedi. Zaten zorlayamıyoruz, kusacak gibi yapıyor ağzını, bildiğin öğürüyor. emzik almadığı için de uykusunu emzikle çağrıştırma yapamıyoruz. Son günlerde acaba bir uyku arkadaşı mı edindirmeliyim diye düşünüyorum. Bunun üzerinde çalışacağım artık.

Her ne kadar rutini biz oturtmasak da, bebek kendi kendine bir düzen kurdu gibi kısacası. İnsan her yaşta insan, huyu, tercihleri var. Bebek bile olsa saygı duymak ve ona kendi istediklerini size öğretebilmesi için şans vermek lazım. Kabul, bu durum şu anda bizim hayatımızı da etkiliyor. En geç 18:00'de evde olmaya çalışıyoruz. Akşamları bir yere çıkacaksak Kerem'i uyuttuktan sonra başında bir büyüğümüzü bırakarak çıkabiliyoruz. Sırf biz gezicez diye çocuğun düzenini bozmaya cesaret edemiyoruz açıkcası. Çünkü o düzen bozulursa sonra yine bize ızdırap oluyor. Gün içinde yorulsan da, en azından belli bir saatte uyuyacağını ve sonrasında kendine biraz zaman ayırabileceğini bilmek şu anda bana yetiyor.
19 Mart 2016

22 Mart 2016

Hayatımızın B Planı | by Parcali Bulut

İçinde yaşadığımız zalim bir dünya... ve ben kendimi her ne kadar yaşanan olaylardan soyutlamaya çalışsam, haber okumasam, televizyon izlemesem de, bu ülkede yaşıyorsan olanlardan kaçman mümkün değil. Sosyal medya, sosyal çevrem, ailem... konuşulan tek bir konu var, olan olaylar.

Son aylarda kaç yerde patlama oldu, olaylar çıktı... En son cumartesi günü İstiklal'de bir canlı bomba ve Salı sabahı Brüksel'de havaalanı ve metro istasyonunda patlama oldu. Bu kaos ortamında ben bebeğimi büyütüyorum. Her gün kafamda aynı soru "acaba nereye kaçsam, bebeğimi büyütmek için neresi güvenlidir?" Brüksel'deki patlamayla sanırım herkes aynı şeyi düşündü. Bu dünyada güvenli bir yer kalmadı. Şansa yaşıyoruz her gün, ve ne zaman başımıza bir olay geleceği belli değil.

19 Mart 2016 - Annemle Kerem ıspanak yıkarken
Hayatta bir B planı lazım herkese. Çalıştığımız yerler garanti değil. CEO'lar bile işten çıkarılıyor istedikleri parayı vermemek için. Dünya ekonomisi kötüye giderken şirketlerin ilk yaptığı şey adam çıkarmak oluyor. Kısaca bugün var yarın yokuz belki de. Arkadan gelen yeni bir nesil var. 40'ını geçtiğinde yönetim katına erişemediysen, yüksek ihtimal emekli olana kadar çalışabileceğin bir işin olmayacak. Çünkü şirkete "pahalı" geleceksin. Aynı işi daha ucuza yapacak bir adam varken sana muhtemelen ihtiyaç olmayacak. Küreselleşme, globalleşme... her ne dersen de... küçülüyoruz, küçülerek büyüyoruz.

Hayalim bahçeli bir ev. Şehirden uzak, doğaya yakın, mümkünse doğanın içinde. Ve mümkünse en yakın komşumla aramda tek bir duvar değil, bir bahçe olması. Müstakil bir ev istiyorum yani. İstediğimde sessizliğe sahip olabileceğim. Bir de bahçemde kendim için sebze meyve ekecek bir alan. Oldu olacak kümes de olsun. Bana taze yumurta veren kendi tavuklarım olsun. Bir köpek, birkaç kedi, ördek ve bir de kirpi ailesi istiyorum bahçemde. Öyle bir bahçe olsun ki, bir yerinde ineğimin de yaşayabileceği bir alan olsun... kendime küçük bir dünya kurmak istiyorum. Kendi kendime yetebildiğim, ailemle huzur içinde yaşayabileceğim.

18 Mart 2016 - Annemlerde

Biz bu ülkede büyürken, iyi bir yerlere gelebilmek için illa mimar mühendis olmak lazım mottosuyla yetiştiriliyoruz malesef. Bir çoğumuz düşünmüyoruz bile "ilerde ne yapmak istediğimizi". Öğretilmiş kalıp cümlelerle konuşuyoruz, doktor olup aileme bakacağım, avukat olup davalar kazanacağım. Son zamanlarda hangi gencin ağzından "ben çiftçi olmak istiyorum" diye duydunuz? Muhtemelen duymadınız. Ama benim gibi hangi beyaz yakalıyla konuşsanız, bu şehirden kaçma, Ege'de bir sahil kasabasına yerleşme hayalleri kuruyordur, eminim. Hepimiz konuşuyoruz, sabah işe giderken çektiğimiz trafik, ofisteki stres, şehirdeki stres, hayat pahalılığı, gittikçe artan ev kiraları, uzun mesailer boyu çalışmak ve hakettiğini kazanamamak, sosyal bir güvence olmaması... hepsi herşey belimizi büküyor. 35 yaşına varmadan 50 yaşında gibi hissediyoruz hepimiz. İşte belki de bu nedenle toprağa dönmek istiyoruz. İstediğimiz tek şey huzur aslında, fazla parada kimsenin gözü yok artık. O kadar yorgunuz. Çünkü hepimiz öğrendik, para saadet getirmiyor. Para arttıkça sorumluluklar artıyor, para arttıkça hayatta çekmen gereken stres artıyor. Hem de ne için? Daha pahalı bir çanta alıp, en popüler restoranlarda yemek yiyebilmek için mi?

21 Mart 2016 - Kerem'i uyuturken

Bir hayalim var benim... çok şey istemiyorum. Bir parça toprak, çocuğumu büyütebileceğim temiz bir doğa, ve etrafımda güvenebileceğim iyi insanlar olsun istiyorum. Hırsızı, pisi, sapığı olmadan, normal insanlarla çevrili bir hayat. Çok mu şey istiyorum?

Bu yaz için gönlümüze uygun bir yerde "toprak" bakmaya karar verdik. Birkaç dönüm bir yer... Hayalimizi gerçekleştirebilecek miyiz çok merak ediyorum. Tarihe geçsin diye de bu yazıyı yazıyorum. Gün gelir de gerçekleştirebilirsem, "bak o zamanlar yazmıştım, dediğimi yaptım" diyebilirim belki.

Belki de gün gelecek, bu yazıyı tekrar okuduğumda bambaşka bir ülkede olacağım. Bu ülke yaşanmaz bir yer haline geldiğinden çoktan gitmiş olacağız... Kim bilir...İnsan kaçıp gitmeyi de düşünmüyor değil çoğu zaman.

18 Mart 2016

Biberonla Anne Sütü Vermek | Bebek Bakım Bilgileri 3


Biliyorsunuz benim emzirme problemim var, daha önce emzirme hikayemde bahsetmiştim. Bu nedenle bu yazıyı yazdığım tarih itibariyle diyebilirim ki, ben bebeğimi gün içinde yarı yarıya biberonla besliyorum. Diğer yarısında, özellikle geceleri, prolaktin yani süt hormonu salgılanabilsin diye emzirmeye gayret ediyorum.

Bu yazıyı yazmaya Paraz 40 günlükken başladım. Şu anda 87 günlük :) Şu anda bazı günler hiç biberon kullanmadığım oluyor ama bir dönem çok yoğun bir şekilde kullandım. Çocuğumun anne sütü almasının, memeden veya biberondan içmesinden daha önemli olduğuna karar verdim ve memeler tamamen iptal olacağına biberona yöneldim. 

Eğer siz de benim gibi bir problem yaşıyorsanız, üzülmeyin. Biberon vermek de dünyanın sonu değil. Çocuk biberon aldı diye sizin memenizi bırakmıyor. Aç kalınca her şekilde içiyor sütünü, kaşıktan bile. Yeter ki içinizi rahat tutun.

Bu yazıda sizinle biberon çeşitleri hakkında kendi görüşlerimi paylaşmak istiyorum. Tabiki piyasadaki her biberonu denemedim ve bir uzmanlığım yok, ama bir kullanıcı olarak denediklerimle ilgili fikirlerimi aşağıda bulabilirsiniz.

Dr Brown’s Biberon
Öncelikle Dr Brown’s benim favorim, bunu netleştirelim :)
 
İlk olarak Dr Brown’s’ın 120 mL’lik anti-kolik özellikli, yavaş akış dar ağız cam biberonunu satın almıştım (soldaki resim). 30-40 TL arası bir fiyatı vardı yanlış hatırlamıyorsam. Dr Brown’s biberonlar içersindeki mekanizma sayesinde bebeğin emerken minimum düzeyde hava yutmasını sağladığından gaz oluşumunu engelliyor. Bu biberonların emzikleri dar ağızlı ve silikon. Ben hiç geniş ağızlı emziklerinden kullanmadım. Normalde bebek emerken ağzını kocaman açmalı ve bütün memeyi ağzına almalı. Emzik ağzı dar olunca bebeğin ağzı büzük de olsa biberonu alabiliyor ama bu durum bende bebeğin emmesini bozmaya neden olmadı. Bence bebek her şekil emmeyi başarıyorlar. “Aman yavrum biberon aldı, mememi almayacak bir daha” diye düşünmeyin. 

Bu Cam biberondan çok memnun olduğum için aynı mekanizmaya sahip 2’li setini de aldım. Biri 120 mL diğeri 240 mL’lik. Süt saklamak için 240 mL’liğin oldukça işime yarayacağını düşünerek aldım, çok da faydalı oldu. Fiyatı35 TL civarındaydı.

Kerem bence en rahat Dr Brown’s biberon ile sütünü içebiliyor. Bir kere akış hep aynı düzeyde, birden artmıyor. Dolayısıyla Kerem bu biberonlardan içerken asla boğulur gibi olmuyor. Ve içerken gerçekten hiç hava kabarcığı oluşmuyor. Yani gerçekten bebek hava yutmuyor. Kesinlikle tavsiye ederim.

Philips Avent Biberon
 

İkinci sırada Philips Avent’in natural serisinden 125 mL’lik, 0+ ay için olan cam biberonu var. Avent’in klasik ve natural olmak üzere iki seri biberonu var. Klasikler plastikten, natural serisi ise cam. Fiyatı 40 TL civarıydı.
Bendeki biberonda yine yeni doğana uygun yani yavaş akış olmasına rağmen, bebeğin çekiş gücüne göre bazen akış hızlanıyor sanırım çünkü Kerem bu biberonda ara sıra boğulur gibi oluyor. Bir de bir iki kere süt akıtma problemi yaşadım ama bu benim emziği düzgün oturtamamamdan da kaynaklanıyor olabilir. Bu biberonun benim için en güzel özelliği sağma makinama uyumlu olması.











Medela Calma Biberon
 
Bu biberonu doktorumuzun tavsiyesiyle aldım ve aldığım en pahalı biberondu 60 TL para verdim.  Ama maalesef Kerem bu biberonu sevmedi.
Bu biberonun en temel özelliği emzik kısmının anne memesine en benzer yapıda dizayn edilmiş olması. Böylece bebek biberon aldı diye emme tekniği bozulmuyor. Diğer özelliği ise, bu biberonda bebek çekmeden süt gelmiyor. Yani sütün sıcaklığını biberonu aşağı eğip bileğinize akıtamıyorsunuz. Mantık da şu; anne memesinde süt bebek emince gelir, bırakınca gelmez. Diğer bütün biberonlarda, emzik kısmını aşağı çevirdiğinizde yer çekimi ile süt akar. Medela Calma’da akmıyor. Fakat bence bu mantık yanlış. Çünkü bebek emmese de benim mememden dolduğu zaman süt geliyor ve kazara Kerem emerken ilk 1. dakikada memeyi bırakırsa çocuğun ağzı yüzü süt oluyor, ok gibi fışkırıyor sütler. Dolayısıyla çocuk biberon dışında memeden de emerken arada boğulabiliyor tabiki. Medela Calma’yı da çok çekerse tabiki yine boğulabilir.
Yine dediğim gibi, bebeğine göre değişir ama hem meme hem biberon kullanan Kerem her koşula ayak uydurabiliyor.


Chicco Biberon
 
İşte en sevmediğim biberon! Chicco 150 mL’lik kauçuk uçlu 0+ aylık cam biberon. Fiyatı diğerlerine göre çok ucuz, 18 TL’ye almıştım indirimde ama bu parayı bile bence haketmiyor.
Hastaneden çıkarken, eğer bebeğe biberon vermek zorunda kalırsak, kauçuk uçluları tercih etmemiz gerekitğini söyledikleri için, Efe bir koşu gittiği Kozzy Mothercare’de tek kauçuk uçlu bunu bulabildiği için almıştı. Güya yeni doğana uygun olmasına rağmen emziğinden süt akışı çok hızlı. Çocuk her seferinde boğuluyor. Aynı zamanda çok fazla hava kabarcığı oluşuyor yani hava yutuyor ve gaz oluşumuna neden oluyor. Bu biberonun benim için tek güzel özelliği Philips avent elektrikli göğüs pompam ile uyumlu olduğundan süt sağma ve saklama amaçlı kullanabilmem.






16 Mart 2016

12. HAFTA | Hafta Hafta Bebek


Hafta hafta bebek'te genel bilgilerdense Kerem'in ne yaşadığını anlatıyorum. 12. hafta içinde Kerem'in ne yaşadığı ve spesifik olarak neler yaptığı ile ilgili kayda değer bilgiler aşağıdaki şekilde;
  • Geceleri artık sadece emmek için kalkıyor ve hemen uykuya geçiyor. Ortalama 20-30 dakika gibi bir sürede ben tekrar yatmış oluyorum.
  • Göğüslerim hala süt akıtıyor ama ben artık kalkan kullanmıyorum. Canım da o kadar acımıyor
  • Işık açmadan emzirdim hep bu hafta. Sanırım bunun sayesinde Kerem gece gündüz farkını daha iyi kavradı. Bu hafta hiç gerçekten ayılıp uyanmadı geceleri.
  • Kerem bu hafta çok fazla tensel temas istedi. Gündüzleri genelde hep üstümde uyumayı tercih etti. Ama illa ben değil, kim olursa onun üstünde. Allahtan geceleri yatağında uyumayı reddetmedi. Hatta geceleri 1 veya 2 kere kalktı sadece
  • Bu hafta çok az biberon kullandım. Genelde ben emzirdim. Ne zaman isterse de verdim. Sanki 2 saatte bir hep acıktı. Bazen 2,5 - 3 saate çıktığı oldu gün içinde ama 1-2 kez ancadır. Biberonla vermediğim için de ne kadar içtiğinden tam emin olamıyorum ama herhalde yetti ki ağlamadı
  • Artık bize daha çok bakıyor, gülüyor ve birini veya bir oyuncağı gözleriyle birazcık takip edebiliyor.

12 Mart 2016

Gönül'ler geldi! | Paraz'ın Günlüğü | 12 Mart 2016

Bugün Gönüller geliyor bize oturmaya... Sabah ben birazcık daha keyif yaparken Efe de Kerem'e baktı. Sonra ben uyandım, yine bir Zebra Kek yaptım (tarif için buraya bakabilirsiniz). Sevgi ananenin yaptığı böreklerden pişirdim ve misafire hazırım! Efe de evi topladı, Kerem'le oynadı, böylece harika bir iş bölümü çıkardık.  Bir sürpriz yaparak Sema'lar da geldi ama onlar malesef erken kalktılar. Biz öğlenin geri kalanını Gönüller ile geçirdik.
Kerem bugün Deniz Emre'den sonra ilk defa başka bir bebekle tanıştı.



 

Gönüller gittikten sonra Kerem bir türlü uyuyamadığı uykuyu, kucağımda uyudu, öğlen 2'den 5'e kadar! Ben de o kucağımdayken boş durmadım, önce Kerem'in çook uzamış olan tırnaklarını kestim, sonra cep telefonumdan blog için yazı yazdım ve de Kerem için oto koltuğu araştırdım. Geçirdiğim en keyifli öğleden sonralardan biriydi.


 



 

11 Mart 2016

Ana kucağı | Paraz'ın Günlüğü | 11 Mart 2016

Bu sabah Kerem'le beraber kalktım ve sonra tekrar uyumadım... gayet de pozitifim.
Melo geldi, Kerem üstümüzde uyudu, biz de sohbet muhabbet güzel bir gün geçirdik :) Öğlen de annem geldi. Kerem'i kanguruya taktım ve ilk defa Kozzy'de Migros'a gittik :)

 

10 Mart 2016

Ofis Ziyareti | Paraz'ın Günlüğü | 10 Mart 2016

Biri bugün ofisi ziyaret etti ama aceleden fotoğraf bile çekmemişim doğru düzgün. Allahtan Ayşe bu fotoyu gönderdi de, günden bir hatıra kaldı. 

Özlemişim ofisi, arkadaşlarımı. Kerem yolda giderken ve ofiste biraz ağladıysa da, çok büyük bir problem olmadı. Birsen Abla, Kerem'i toplantı odasında uyutmaya çalışırken uyumayınca, orda hem altını değiştirdik, hem emzirdim. Ama bana müdürlerimle konuşacak zaman ve götürdüğüm baklavaları çay eşliğinde yiyecek zaman verdi allahtan.

Ücretsiz izin için görüştüm bugün ofiste. 21 Mart resmi analık iznimin sonu geliyor. Planlar Eylül'de, Kurban Bayramı sonrası ofise dönmek... Kısmet, bakalım zaman neler gösterecek.

Bu akşam Kerem'i uyutmayı yine Efe'ye bırakıp Jannicke ve Açılay'la görüşmeye gittim Suadiye'ye. Jannicke Norveç ofisten, 3 erkek çocuk annesi. 9, 7 ve 3 yaşlarında çocukları. Ben bir taneyle bu kadar zorlanırken, onun 3 taneyi nasıl yetiştirdiğini gerçekten çok öğrenmek istiyordum ve biraz da bu yüzden şartlarımı zorlayıp gittim akşam yanlarına. 

Norveç'te analık izni 54 haftaymış. Baba isterse bu 54 haftanın 12 haftasını kullanabiliyormuş. Bu izin süresince maaşının %80'ini alabiliyormuşsun. Eğer bu süreden sonra istenirse 3 seneye kadar da ücretsiz izin alınabiliyormuş. Kreşler de çocukları 1 yaşından itibaren alıyormuş. Kreş çıkış saati 16:30, ve Jannicke'nin eşi çocukları kreşten alıyormuş. Gördüğünüz gibi medeni bir ülkede şartlar ne kadar güzel.

Biz de bırak 1 yaşında gönderilebilecek doğru düzgün bir kreş, bir babanın saat 16:30'da bırak kreş kapısında olmayı, işten bile çıkması mümkün değil. Hal böyle olunca Jannicke eşiyle beraber çocuklarını büyütmüş. Annesi çalışıyormuş, o nedenle arada uğrayan arkadaşlar dışında başka yardımcısı yokmuş. "Hepimiz aynı şeyleri yaşıyoruz merak etme. İlk 3-4 ay zor ama ondan sonra işler daha kolaylaşıyor" dedi, ve benim içimi çoook rahatlattı. Bana haftada 3 gün gelen bir yardımcı olduğunu, hele hele çoğu arkadaşımın evde yatılı gürcü bir bakıcısı olduğunu duyunca da baya şaşırdı. "Bizim oralarda kimsenin yardımcısı yok, herkes kendi bakıyor" dedi bana, sanki biraz da ayıplar gibi. Ama ben aradaki farkı kendisine anlattım. Bizim ülkemiz şartlarında anca bu kadar oluyor.
 

09 Mart 2016

11. HAFTA | Hafta Hafta Bebek

Hafta hafta bebek'te genel bilgilerdense Kerem'in ne yaşadığını anlatıyorum. 11. hafta içinde Kerem'in ne yaşadığı ve spesifik olarak neler yaptığı ile ilgili kayda değer bilgiler aşağıdaki şekilde;

  • İlk defa gece 7 saat aralıksız uyudu
  • İlk defa ana kucağında uyuya kaldı ve ana kucağında daha uzun oturmaya başladı. 
  • Biraz az emiyor nedense bu hafta ve emme süreleri arası 3 saati buluyor sanki
  • Akşamları gene en geç 8'de yatıyor ve gece 1 kere uyanıyor. 1 kere de sabah karşı 5.30 6 gibi kalkıyor ve 7 de gün başlıyor
  • Her gün kaka yapıyor.

Hayaller vs. Gerçekler | Paraz'ın Günlüğü | 9 Mart 2016

Bugün zor bi gün. Kerem doğru düzgün uyumadı. Melda ile çok yorulduk. Üstümüzde uyudu ama yatağına koyunca hep uyandı. Sokağa çıkardık orda da hep ağladı. O kadar sinirim bozuldu ki bugün, umutsuzluğa kapıldım. Oysa neler hayal etmiştim. Kerem uykularını uyurken biraz blog yazar biraz videoları bilgisayara aktarırım, kendimce yapmak istediklerim için zaman olur diye ummuştum. Beklentileri en aza indirmeli insan, biliyorum, ama elimde değil. Ufak tefek hobilerimi de yapamayınca, iyice arızaya bağlıyorum. O kadar sinirim bozuldu ki Efe koştu geldi desteğe, bende koltukta sızmışım sonra zaten.

Sabah Melda'yla güne güzel başlamışlar aslında bu video'yu çekmişler... Gerçi şimdi fotoğraflara baktığımda, öyle bütün gün ağlamış gibi de durmuyor. Herhalde ben çok yorulduğumdan bana öyle geldi