dropdown

02 Kasım 2016

Uyku eğitimine başlamaya nasıl karar verdim? | UYKU EĞİTİMİ Yazı dizisi – 1



Bu yazı Uyku Eğitimi’ne nasıl karar verdiğimi, ve karar verirken ki gerekçelerimi anlatıyor. Detaylar diğer yazılarda devam edecek. Uyku Eğitimi yazı dizime buradaki linkten ulaşabilirsiniz.

Kerem doğduğundan beri kucakta uyuyor diyebilirim. İlk haftalarda zaten günün çoğunu uyuyarak geçirdiği için çoğu zaman emerken uyuyakalıyordu ve onu zorla uyandırıp emmesine devam ettirtmeye çalışıyordum. Tabi ki hiçbir zaman uyandırmayı başaramadım :)

İlk 1 aydan sonra ise uyanık kalma süreleri artmaya başladı, özellikle akşamüstü 4'ten sonra bir daha uyutmak mümkün olmuyordu. Çoğu bebek gece gündüz fark etmeden memede uyur ama Kerem’in karakteristik özelliği, memede değil, üstümüzde biz yürürken uyumayı tercih etmesiydi. Dolayısıyla gece uykusuna da memede geçmiyordu. Çoğu zaman emzirdikten sonra, uyumadığı için O’nu otururken kucağımda sallayarak ve pış pış yaparak uyutmaya çalışırdım. Ama uyutamazdım, ya kıpırdanırdı, ya söylenirdi, hatta bazen ağlardı.

Sonra bir gün, uyutmaya çalışırken ayağa kalktım ve sustu. Kucağımda yan yatar pozisyondaydı, sanki emiyor pozisyonu gibi düşünebilirsiniz. Ben ayakta yürürken, O kafasını kolumun altına soktu, böylece kendine karanlık bir ortam yarattı ve öyle uyudu. Sanırım o akşam bir milattı. O günden sonra ne zaman oturmaya çalışsam hep vızıldadı ve beni ayağa kaldırdı. Aslında illa ben de değil, O’nu kim uyutacaksa aynı şeyi yaptırırdı. İnsan ayırt etmezdi, kim olursa olsun o pozisyona gelir, kafayı gömer ve uyurdu. Uyuması yaklaşık 15dkyı bulurdu.

Sanırım Kerem 5kg olduğu günden beri bu şekilde uyumasına söyleniyorum. 5kg'yken bile "sırtım belim koptu" diye yakınıyordum ama bir şey de yapmıyordum. Bahanelerim vardı, yazlığa gidecektik, düzeni değişecekti, hem bahar gelmişti, kanguruya asıp her gün sokaklara çıkıp anneme de gidiyorduk, uyku eğitimine başlasam en az 2 hafta evde olmam gerekecekti, çünkü uzmanlar en az 2 hafta bebeğin hem gece hem gündüz uykularını yatağında uyuması gerektiğinden bahsediyordu. Ama asıl nedenim; hazır değildim. Ağlatmak istemiyordum ve dolayısıyla ağlamasına hazır değildim. Başka bir yolu olmalıydı, küçücük yavruya yazık günay değil miydi?! Henüz konuyu yeterince araştırıp okumamıştım, önce araştırmalarımı tamamlamam gerekiyordu.

Doktorumuz 4 aylık olduğunda memede uyumasına izin vermeden sakinken yatağına koyup orda uyutmamızı söylemişti. 45dk'ya kadar ağlayabilir demişti... İçim elvermedi. Bir öğlen evde sadece ikimizdik ve uyku saati gelmişti. Ama benim şekerim mi tansiyonum mu bir şeyim düşmüştü ve çok fenaydım, bayılmak üzere gibi elim ayağım titriyordu... Aldım Kerem'i, dedim ki "bak annecim, ben hastayım, seni taşıyacak halim yok. Bu yatağa uzanacağız ve beraber uyuyacağız". Yattık ve tabi ki çok ağladı. Ağlarken kafası terden sırılsıklam oldu, sümükleri burnunu tıkadı, gözyaşları sadece yanaklarını değil kafasını koyduğu yeri yamyaş etti. Sarıldım, öptüm, kokladım, hafifçe üfleyerek serinletmeye çalıştım, terleyen kafasını kuruladım ve hem şşş yaptım hem ninni söyledim... 20dk ağlayıp sızdı... Ben de sızdım. O gün anladım... Hazır değildim

Hem zaten 2. Ay itibariyle uykuları düzene girdi. Önce deliksiz 5 saat derken deliksiz 8-10 saat uyumaya başladı. Akşam 8’de yatar, sabaha karşı 5te kalkar emer sonra da 7de uyanırdı. Ne gerek vardı böyle bir çocuğa eğitim vermeye. O bana iyi davranıyordu ben de onun isteği olan kucakta taşıyarak uyutmayı pekala yapabilirdim.

Gel zaman git zaman 2 ay yazlıklarda kaldıktan sonra Ağustos'ta evimize döndük. Tamamen değişmiş bir düzenle, artık maalesef gece 10 defa kalktığı oluyordu. Dakikalarca kucakta taşınarak üstümüzde uyuyor ama yatağa yatırmaya kalktığımızda anında uyanıyordu. Bazı geceler bizim yatağa aramıza yatırdığımızda uyumayı başardı diye artık belli bir saatten sonra her gece bizimle aramızda yatmaya başladı. Bu durumdan çok şikayetçi olduğumu söyleyemeyeceğim gerçi. Tamam, yatakta Efe’yle ikimiz bir köşeye sinip oldukça rahatsız pozisyonda kıvrılmak zorunda kalıyorduk ama melek gibi, yumuşacık yanaklı, çıplak pamuk ayaklı bir varlık dibimde yatarken, ona sarılıp koklayarak uyumak dünyanın en güzel şeyi. Onunla gözlerini sabaha açmak, O’nun uyanır uyanmaz hemen oturur pozisyona geçmesini, hemen oyun oynamaya başlamasını, çığlıklar içinde bir Efe’ye bir bana atlamasını izlemek, bizi öpmeye çalışırken ısırması, her yerimin tükürük içinde kalması ve yatak başına tutunup ayağa kalkması, kendini sağa sola devirip yatması... uykusuz bir geceden sonra ilaç gibi geliyor! Dediğim gibi gece yanımızda deliksiz uyusaydı, veya en azından sadece emip geri uyusaydı belki de hala bir aksiyon almamış olurdum. Fakat Kerem gece uyandığında eğer bizimle yataktaysa, bizi gördüğünde oyun oynayacağını zannettiğinden kaç gece 2-4 arası ayakta kaldık. Yatağın içinde uyutmak mümkün olmadı, Efe ev içinde 1,5km yürüyerek anca uyutabildi. Yeri geldi ben kanguruya astım ve sabah 6’da anca yanıma yatırmayı başardım, yatağına koymak bir yana dursun. Tabi bu arada Kerem 8kg oldu... Ve ne Efe’de sırt ne bende bel kaldı. Kara kara ne yapacağımı düşünmeye başladım.

Tracy Hogg, Gece boyunca uyumak (Jodi A. Mindell), Kim West, Ferber yöntemi, Harvey Karp yöntemi, uyku eğitimi veren danışmanlar... Hepsini okudum araştırdım... Öncelikle şunu bilin. “Ağlatmadan uyku eğitimi” diye bir şey yok. “Ağlatmadan” diyenlere inanmayın. En “ağlatmadan” olan yöntem bile içinde ağlama barındırır. Neden? Çünkü siz çocuğun düzenini değiştiriyorsunuz. Ve çocuk tabiki bu değişikliğe tepki verecek, itiraz edecek. Henüz konuşamadığı için de tek iletişim yolu olan “ağlamak” ile bunu gerçekleştirecek.

Bir kere bunu kabullendikten sonra gerisi kolay. Zaten en zoru olan bu..Kabullenmek!
Benim kabullenmem nasıl oldu? Tam tarih hatırlamasam da Ekim ortası bir gece belim ağrıyarak yine Kerem’i ayakta kucağımda gezdiriyordum. O kadar yorgundum ki, hadi dedim oturuyoruz ve sallanan sandalyede kucağımda uyuyacaksın. Çığlık kıyamet bir ağlama… Oturmama izin vermiyor, illa kalkacağım. Ve o an sinirden ben ağlamaya başladım… Sanırım o an karar verdim. Kucağımda bile ağlıyorsa, ağlatarak uyku eğitimi vermişim ne fark eder dedim, zaten ağlıyor.

Araştırmalarım sonucu en kafama yatan Tracy Hogg’un yatır-kaldır yöntemi oldu. Bu yöntem bebeği ağlatmadan! uyutmayı hedefliyor. Kitap bana göre uygulama ile ilgili çok fazla detay vermediği için önce yöntemi uygulamış olan arkadaşlarıma danıştım. Yöntemi doğru bir şekilde nasıl uygulamam gerektiğini iyice anlayabilmek için Instagram’da #uykuegitimi hashtag’i ile bir arama yapmaya karar verdim. Amacım daha önceden bir uyutma yöntemi uygulamış birini bulmak ve gerek Tracy Hogg yöntemi olsun, gerek başka yöntemler olsun, neler yaşadıklarını, neler beklemem gerektiğini öğrenmekti. Hatta uyku eğitimi danışmanlığı hizmeti almış birini de bulurum belki diyordum ve buldum da. Instagram’da bulduğum kişi Pedagog Gözde Erdoğan ile çalışmış; nam-ı diğer Süper Dadı, ve 8 post'ta özetlemiş adım adım neler yaşadıklarını. Allah razı olsun o kadar güzel anlatmış ki bana ilham kaynağı oldu. Hem de umut verdi. Daha önce sadece adını duyduğum ama programını hiç izlemediğim Süper Dadı Gözde Hanım’ın hemen gittim kitabını aldım, “Hayat Evde Başlar”. Kitap sadece uyku üzerine değil, genel olarak bebek/çocuk büyütürken karşılaşabilecek her türlü konuya değinmiş. Ben öncelikle uyku ile ilgili kısımları okudum ve yöntem baya aklıma yattı. Sanki şimdiye kadar okuduğum bütün yöntemlerin bir karışımı gibi geldi. Özellikle yatır-kaldıra çok benzettim ama bazı yönleri daha hoşuma gitti.

“Tamam” dedim, “olur bu, yapabilirim”. Kerem'in bakıcısının da "yaparız abla" diyerek yüreklendirmesiyle başladık... 31 Ekim Pazartesi ilk günümüzdü!

1 yorum: