dropdown

22 Şubat 2017

Anne yarısı - Anda! || Fedakar Baba

Efe'ye en güzel doğum günü hediyesini Kerem verdi. O sabah yatakta oynarken ilk defa duyduk o kelimeyi ağzından. Ben önce kulaklarıma inanamadım. Nefesimi tuttum Efe'ye baktım. Aynı filmlerdeki gibi ağır çekimde Efe de Kerem'e doğru döndü ve
"Baba mı dedi O?!"

Sonrası bir sevinç, bir çığlık, Kerem'i kapıp öpücüklere boğma, O'nun "iiiiiiiğğğ" sesleri eşliğinde ufak bir boğuşma ve çocuğa tekrar aynı kelimeyi söyletme çabası:

"Kereeem, ben kimim?!"
"Andaaa"
Söyletemedik. Oysaki bebekler 9. ay civarı konuşmaya ses çıkarmaya başlarlarmış ve önce “mama, dede, baba” dermiş.  Kerem'in 7 aylıkken bir iki kere “Memee” diye bağırmışlığı var. 10. ay civarı "Hade" demeye ve arada “Mmmm” sesi yapmaya başladı o kadar. 

İnanmayacaksınız ama doğduğundan beri “Anne” diyebiliyor. Şahitlerim de var üstelik... Bilinçli bilinçsiz bilemem ama çocuk Anne sesini doğduğundan beri çıkarabiliyor.

Ama ilk bilinçli söylediği kelime Atta! Şaka gibi dimi?! Ne baba ne anne... Attaaaa. Bu kelimeye eşlik eden beresini montunu alıp gitme denemeleri dahil. Bilinçli olduğunun kanıtı... Gezmeye gitmek istiyor, ve biliyor ki montu giyip öyle çıkıyor gezmeye. 

İkinci bilinçli kelime sanırım “Anne”. O aralar tam fark edemedik ama aynı zamanda babasına da seslenmeye başladı; “Andaa”. Çok net. Üstüne bastırarak söylüyor Annn-daaa diyor. 

Efe'ye bazen Anne de diyor sanki... Kerem'le benden daha sevgi dolu kurduğu bir ilişkisi var. Sanırım bazen Efe'yi Anne sanmasının nedeni bu. 

Efe çok sabırlı bir kere. Gecenin köründe ben uykusuzluktan takatimi kaybetmiş sinir basmışken, Kerem'e sinir olup O'nu odasında yalnız bırakmaya karar vermişken, hep Efe alıp saatlerce söylenmeden kucağında dolaştırıyor Kerem'i uyuyabilsin diye. Aslında Kerem yatağında uyuyabiliyor ama Efe'yi görünce kucağından inmiyor. Yatağa koyamıyor, kucağında Kerem'le koltuğa oturamıyor. Eğer ayakta durmazsa Kerem basıyor yaygarayı. 

Geceleri Efe'yle dönüşümlü kalkıyoruz. Aslında 2 hafta öncesine kadar böyle bir sorun yoktu. Gece uyandığında Efe gidip su içirip azıcık totoyu pat pat'lıyordu ve Kerem aklına kucağa alınmak gelmeden uyuyordu.

2 hafta önce emzirmeyi bıraktım. Ve uykusunda resmen değişiklik oldu. Gece uykusuna yatmadan emzirirken, memede nerdeyse uyuya kalırdı, hemen yatağa koyardım ve yatakta kendi kendine uykuya geçerdi. Emzirmeyi bırakmak hiç zor olmadı, hiç meme aramadı ama emmediği için sütle o kadar gevşeyemiyor ve sütten sonra en az 30dk sürüyor uykuya dalması. Bunun yanında gece uyanmaları da arttı. İşte bu uyanmalarda eğer Efe’yi görürse ya onunla oyun oynamak istiyor veya kucağında uyumak. Eğer gece uyandığında Efe gitmişse, O'ndan görevi devralmak mümkün olmuyor çünkü Kerem babasını bırakıp benim kucağıma gelmiyor. Zorla alırsam da basıyor yaygarayı, susturabilene aşk olsun. Elalemin çocuğu anacıdır, bizim ki babacı. Ama bu durumdan hiç de şikayetçi değilim.

İşten geldiğimizde de durum çok farklı değil. Eğer ilk eve ben gelmişsem, bir güzel kucağıma çıkıp bana sarılıyor, sevimlilikler yapıyor. Ama baba gelince hemen benim kucağımdan onun kollarına atılmak istiyor. Ve bana geri gelmiyor, alırsam katıla katıla ağlıyor. Belki henüz dili varmıyor ama ben anlıyorum, Babamı istiyorum diye ağlıyor. Belki de O’na daha fazla şımarabildiğinden, O’nunla daha güzel oyun oynadığından, belki de sadece Efe O’nunla ilgilendiği için.

Akşamları sofrada Efe şarkı türküyle çok güzel yemek yedirebiliyor Kerem’e. Ben genelde çabuk pes ediyorum. "Yemiyor bu çocuk" diye üzülüyorum, modum düşüyor, sinirlerim yıpranıyor, olmuyor işte yediremiyorum. Efe azimle deniyor ve başarıyor da. Söylediği şarkılar ile dans etmeyi öğretti Kerem’e o derece. Artık mama sandalyesinde hoplaya zıplaya yemek yiyor bazen.

Yemekten sonra bazen Kerem’i kucağına alıyor ve beraber bilgisayarda çalışıyorlar. Kerem’le çalışmak ne kadar mümkün olursa tabi, ama bilgisayara bakmayı, tuşlarına basmayı çok seviyor. Ben kızıyorum tabi genelde, istiyorum ki o bilgisayar Kerem yatana kadar açılmasın ama öyle olmuyor maalesef her zaman. Çünkü bilgisayarı gördüğü zaman dünyayı unutuyor, oyun moyun istemiyor.

Ama Efe bir şekilde ilgisini dağıtmayı beceriyor. Beraber Legolardan kule yapıyorlar, Efe yapıyor Kerem söküyor, dans ediyorlar, kovalamaca ve saklambaç oynuyorlar ve son zamanlarda ayakla top sürüyorlar.

Ben daha çok görev adamı gibiyim sanırım. Ben de oyun oynuyorum Kerem’le ama, sanırım çok eğlenceli değilim, daha çok kural koyan, uygulatan bir figürüm sanırım. Baba daha eğlenceli O’nun için. Ben omzuma alamıyorum mesela, veya ayakta saatlerce taşıyamıyorum. Beni anladığını bildiğim için de, açıklıyorum Kerem’e, “Anne’nin beli ağrıyor o yüzden seni uzun süre taşıyamaz” diyorum. Belki de o yüzden çok diretmiyor.

Efe hep O’nu eleştirdiğimi ve yaptığı güzel şeyleri görmediğimi veya takdir etmediğimi söylüyor bana. Bu yazı da benim özeleştirim olsun, evet insanoğlu nankör, daha çok kötü şeyleri görüyor ve hatırlıyor. Ben de öyleyim… iyi şeyleri zaten olması gereken şeyler gibi düşünüyorum, hep yapılan kötülüklere odaklanıyorum sanırım.

Efe çok iyi bir baba oldu. Benim anneliğimdense bence O’nun babalığı daha başarılı oldu. Bizlerden bir önceki kuşak, yani bizlerin babalarının hiç yapmadığı veya onlardan yapılması beklenmeyen şeyler artık bizim kuşakta normal karşılanıyor. Bizlerin de anneleri çalışıyordu ama ona rağmen yük daha çok annelerin üzerindeydi. Bizim neslimizde babalar artık alt da değiştiriyor, çocuğa yemek de yediriyor, uyutuyor da. Tabi ki bunu yapmayan babalar da hala var. Daha geleneksel diye tabir ettiğimiz, ama aslında bu kelime ile kendilerini kınadığımız erkekler maalesef hala mevcut. Sanki kadın çocuğu tek başına peydahlamış gibi, sadece kadının çocuğa bakmasını bekleyen, “ama ben yarın işe gideceğim” diye düşünen, veya “Aaa ben gece valla hiçbir şey duymuyorum, hanım kalkıyor” diyen düşüncesizler de gırla.

Ben şanslılardanım. Efe zaten kendiliğinden, içinden gelerek bakıyor bebeğine. Benim en fazla bazı yönlendirmelerim oluyor o kadar. Ne gece kalkmaktan yüksünüyor, ne banyosunu yaptırmaktan ne yemek yedirmekten. Haliyle Kerem de babasına çok düşkün, onu çok seviyor ama işte o kelimeyi hala söylemiyor. Bal gibi biliyor aslında Baba'yı, ben biliyorum, ne zaman Baba de desek, muzurca gülümseyerek Ann-daa diyor.

Kim bilir, belki de çocuk anne yarısını An-da sanıyordur :)

2 yorum: