dropdown

08 Şubat 2017

Yatılı Bakıcı ile yaşarken dikkat etmeniz gerekenler

5 Eylülden beri yatılı yabancı bir bakıcımız var ve son 5 ayda edindiğim hem bir yabancı ile aynı evi paylaşma hem de "insan çalıştırma" tecrübelerim sayesinde, "şimdiki aklım olsaydı şöyle yapardım" dediğim birçok şeyi sizlerle paylaşmaya karar verdim. Yine bir "ben ettim sen etme" yazısı ile karşınızdayım :)


Bakıcı arama esnasında, bir çok insan size akıl verecek ve kendi deneyimlerini aktaracaktır. Bu aşamada "yüz bulup astarını isterler", "yerini bilsin", "sınır koy", "sofrana oturtma" gibi negatif söylemlerden, "biz abla kardeş gibiyiz", "yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmez", "tatilimizi beraber yapıyoruz"a kadar oldukça olumlu cümleler de duyabilirsiniz.

Hümanist kişiliğimle olumlu tarafa daha yakın olduğumdan, "beraber yaşayacağız, aileden biri gibi olmalı yoksa hepimiz için çok zor"'a, bizimle salonda oturmasından beraber her yemeği paylaşmaya kadar varan düşüncelerim ile bakıcımız bizimle yaşamaya başladı.Biz O'na aileden biri gibi davrandık, O da Kerem'i sevdi, elinden gelen her işi yaptı, karşılıklı birbirimizden gayet memnunduk. Bu yazının sonunda sizi hayrete düşürecek birşey çıkmayacak şimdiden uyarayım. Bakıcımızdan temelde hala memnunum. Sadece zaman geçtikçe kendisinde "bazı" rahatlamalar söz konusu. Bu rahatlamalar da normal... her bakıcı hatta her insan böyle değil midir? İlk işe başladığınızda daha çekingensinizdir, ama müdürleri ve çalışma arkadaşlarını tanıdıkça, tabir caizse, raconu öğrenirsiniz... Bakıcı olayı da aynı mantık. Sadece farkında olun, ve önlem alın. İşte olası sorunlar:

Telefon
Çağımızın çocuklar için baş düşmanı! Bu bakıcı tayfası çok fazla telefonla konuşuyor. İlk işe girdiğinde söylemiştik, "telefonu Kerem'in görmesini istemiyoruz, o yüzden konuşmalarını akşam biz gelince yap" diye. Tabiki gün içinde de kısa kısa haberleşiyoruz ama demek istediğim "sohbet" amaçlı yarım saat süren konuşmalar mesai bitiminde olmalı. Bakıcımız da çok dikkat ediyordu... Son zamanlarda ise elinden telefon düşmez oldu. Malum gündüz işteyim ve ne zaman arasam ulaşamıyorum. En az 3 kere aramam gerekiyor. Haliyle eşek yüküyle para verdiğin birinin (dolar nerdeyse oldu 4tl) bu tutumu insanı rahatsız ediyor. Bir de "zaten bütün gün evde bebeklesin, bu kadar konuşacak ne buluyorsun arkadaş" diye sorasım geliyor.

Eş, dost, hısım akraba
İşte en büyük düşmanlar. Telefonda bunlarla konuşuyor çünkü. Bu insanların derdi tasası bitmiyor mübarek. Ya kocasının işleri kötü gider, ya memleketten teyzesi gelir, ya gelen teyzeye iş arar, ya teyzesi işe girdiği yerde tutunamaz, ya kocası sevgiliye kaçar, ya memlekette abisi dolandırır, ya annesi hastalanır.... Bitmek bilmez... ve bunların her biri en az 1 saatlik telefon konuşması ile neticelenir. 

Sofrada beraber oturma
Öncelikle bir "ev arkadaşı" almıyorsunuz. Bakıcı sizin çalışanınız siz de patronsunuz. Herkes yerini bilsin. Eğer çocuğunuz kendi kendine yemek yemiyorsa birinin O'na yedirmesi lazım. Masadan aynı anda kalkmak istiyorsanız da, bakıcının çocuğa yedirip, sizinle beraber oturması lazım. Bu aşamada bakıcı da sizinle oturmuşken yemek yiyebilir. Veya dersiniz ki "sen biz kalktıktan sonra rahat rahat ye". Sofraya beraber oturacaksanız, henüz işe ilk girdiğinde, sofrada lafa karışmamasını, sizin ailece sohbet etmek istediğinizi açıkça söyleyin. Unutmayın o sizin çalışanınız. Kalbi kırılmaz, para için orda ve sizi ailesi olarak görmüyor zaten. Yoksa benim gibi kayınpederiniz misafirliğe geldiğinde, akşam yemeği sofrasında, bir güzel kayınpederinizin lafını bölüp kendi başından geçenleri anlatmaya başlayabilir ve dumur olur kalırsınız... Bu arada kayınpederim de lafının bölünmesinden hiç hoşlanmaz... Babacım saygılar :)

Salonda oturma
İşi bitince sizinle salonda oturmasın. Biz bu hatayı yaptık malesef. Odasında tv yok, kendisi de istemedi, biz de gel otur bizimle dedik ama şimdiki aklım olsa demezdim. Herşeyin içinde, özel birşey konuşsan, kadın yatana kadar beklemen gerekiyor. Çareyi net olmakta buldum, eğer yalnız kalmak istiyorsam, bizi yalnız bırakır mısın diyorum, hiç bozulmadan gidiyor, ama eğer uyarmazsam ben telefonda konuşurken bir güzel yanımda oturup laf dinliyor ve yalnız kalmak isteyebileceğimi kendi akıl edemiyor. Baştan sınır koyun. Tavsiyedir.

Anlaşamama
Açık ve net olun. Kısa ve öz cümleler kurun. Kurallarınızı belirleyin, hatta gerekiyorsa yazın. Hergün ne iş yapmasını istediğinizi yazılı veya sözlü bildirin. Kendisi de bir düzen oturtup tabiki insiyatif kullanabilir ama evin hanımı sizsiniz, O da bunu unutmamalı. Mesela benim başıma gelen... Çamaşırlarını bizimkilerle yıkamış. Ben ezile büzüle ayrı yıka dedim. Ne gerek var ezilmeye. Net olun. Çamaşırlarını ayrı yıka! Bitti. Açıklamaya, neden sunmaya gerek yok. Orası sizin eviniz, O da sizin misafiriniz değil. Siz öyle istiyorsunuz, işte o kadar.

Kurallarınız
Herşeyi öğretin: ne kadar deterjan kullanmasını istediğinizden yemeği nasıl yapacağına kadar sıfırdan herşeyi öğretin. Kendinize bunun için 1-2 hafta verin. Böylece sizi tanıyacak, sisteminizi öğrenecektir. Herşeyi de sizden beklemesin, kendisini geliştirmesine olanak verin hatta yol gösterin, öğretin. Bir yemek yapılmasını istiyorsanız, youtube'dan tarifi açın, koyun önüne, izlesin çalışsın ve yapsın. Veya karar almasına izin verin, istediği bir tarifi araştırsın bulsun ve kendi yapsın. Evde yemek olması güzeldir zaten, çocuk da yer siz de. Yemek olan ev yaşayan evdir, sıcaktır, yuvadır.

Para
Birçok kötü hikaye duyuyoruz. Bakıcılar evi soyuyorlar, kimisi çaktırmadan cebinizden cüzdanınızdan para aşırıyor, kimi evdeki eşyaları birer ikişer götürüyor, kimi kendi evine yemek taşıyor... yumurta götürenini duydum... Kimbilir daha neler var. Öncelikle nerde neyiniz var bilin. Önleminizi alın. Takılarınızı mutlaka bir banka kasasına kaldırın, ortalıkta değerli şeyler bırakmayın ve değerli şeylerinizin de gerekirse bir envanterini çıkarın. "ayy şuyum nerdeydii, hay allah" şuursuzluğuna düşmeyin. Aynı zamanda da ona güvendiğinizi gösterin. Eve 20-30tl bir para bırakın, ve su ekmek gibi temel şeyleri onun almasına izin verin. Aldığı şeylerin fişini de almasını mutlaka tembihleyin. Takipte kalın. Ara ara kontrol edin. Güven duymaya başlasanız bile ipin ucunu bırakmayın... O nasıl rahatlıyorsa, siz de rahatlayabilirsiniz, ama guard'ınızı hep sağlam tutun.

Rapor
Siz nasıl işvereninize raporlama yapıyorsanız O da size yapacak. Gün içinde istediklerinizi yapmış mı, söylediğiniz yemeği yapmış, dediğiniz gömleği ütülemiş, bir yerin tozunu almış mı? Bebekle oyun oynamış mı... Bugün neler öğretmiş, hangi kitapları okumuşlar... Kontrolü elden bırakmayın

Bu yukarda yazdıklarımla size "kaba olun, höt söt olun" demiyorum. Sakin sabırlı güler yüzlü bir şekilde yukarıda anlattıklarımı yaparsanız kimse sizi yanlış anlamaz hatta hak verir. Çocuğunuza da gayet güzel bakar ve siz de huzurlu olursunuz.

Helal süt emmiş bir bakıcı bulmanız dileklerimle :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder